ÇANAKKALE SAVAŞLARI'NIN 110'UNCU YILI ANMA TÖRENİ HİKAYE YARIŞMASI

ÇANAKKALE SAVAŞLARI'NIN 110'UNCU YILI ANMA TÖRENİ HİKAYE YARIŞMASI

ÇANAKKALE SAVAŞLARI'NIN 110'UNCU YILI ANMA TÖRENİ

Kapsamında düzenlenen hikaye yarışmasında okulumuz 8/A öğrencilerinden Fidan ERDAŞ İL BİRİNCİSİ olmuştur. Öğrencimizi tebrik eder başarılarının devamını dileriz.

26.02.2025 26

                                                ÇANAKKALE'NİN 110. YILI

Sessiz Tanık:

   O gün Mehmet Akif ERSOY’un :‘’Bastığın yerleri toprak diyerek geçme,tanı!’’ dizesi gün boyunca kulaklarımda çınlayıp durdu.Kendi kendime: ‘’Burası vatandır yükselerek arşa değen onca baştan sonra.’’

    Yıl 2025.Çanakkale Savaşı'nın üzerinden tam 110 yıl geçmişti.Gelibolu bir kez daha ziyaretçi akınına uğramıştı. Şehitliklerde dualar okunuyor,insanlar o büyük mücadelenin izlerini taşıyan topraklara adım atıyordu ancak bu yıl diğerlerinden farklı bir hava vardı. Herkes,her şey olacaklardan habersizdi.Gelibolu'nun derinliklerinde yıllardır kimsenin bulamadığı bir sır ortaya çıkmak  üzereydi,her yanı hikâyelerle dolu bu vatan toprağında.

    Genç Arkeolog Elif, Çanakkale Savaşı üzerine çalışan bir araştırma ekibine liderlik ediyordu. Ekibiyle birlikte savaştan kalan siperlerde ve tünellerde yeni keşifler yapmaya başlamıştı ancak onu asıl heyecanlandıran bölgedeki yaşlı bir köylüden duyduğu söylentiydi. Köylü, savaş sırasında bir grup askerin düşman hatlarının gerisinde günlerce gizlenip büyük bir kahramanlık gösterdiğini anlatmıştı ancak bu hikâye ne resmi kayıtlarda ne de halk arasında biliniyordu.

Eski Tünelin Derinlikleri:

    Elif ve ekibi bir sabah eski bir tünelin girişine ulaştı.Yılların yorgunluğu ve şahit olunan onca acı hikâye ilk bakışta fark ediliyordu.Tünel âdeta acıya doymak istercesine yıllardır toprak yutmuştu ve girişi neredeyse tamamen kapanmıştı. Günler süren temizlik çalışmasının ardından tünelin içine girdiler.İçeride yoğun bir toprak kokusu vardı.Tünel karanlık geçmişin izlerini saklıyor gibiydi,utanırcasına.Elif'in kalbi hızlıca çarpmaya başlamıştı.

    Tünelin sonunda küçük bir odacık buldular.Bir aslan yuvası olduğu belliydi.Duvarlara kazınmış yazılar savaşın sert koşullarını anlatıyordu: ‘’Burada vatan için son nefesimizi verdik. Bizleri gururla hatırlayın.’’

    İki cümle… Paramparça etmeye yeterli birer ok.Ve böyle bir ecdada sahip olmanın gururu…

    Odacığın köşesinde eski bir sandık vardı.Sandığın kapağı dikkatlice açıldığında içinden sararmış eski  bir defter,birkaç madalya ve bir Türk bayrağı çıktı.Defterin kapağında sadece bir kelime yazıyordu: "Hürriyet"

Defterin Sırrı:

   Elif defteri titreyen ellerle açtı. Sayfalar, savaş sırasında yazılmış notlarla doluydu. Yazılar bir askere aitti:Yüzbaşı Kemal’e…

   Yüzbaşı,bir grup askerle düşman hatlarının gerisinde kalarak hem kendi birliklerini korumuş hem de düşmana ağır kayıplar verdirmişti. Yüzbaşı Kemal,tüm süreci bu defterde ele almıştı.Bu kahramanlık hikâyesi hiçbir zaman gün yüzüne çıkmamıştı. Defterde şunlar yazıyordu: ‘’Düşman üzerimize yağmur gibi saldırıyor.Biz azız ama imanla yoğrulan cesaretimiz büyük.Eğer bu satırları okuyan biri varsa bilsin ki bu topraklarda özgürlük için kan döküldü,baş verildi,evlatlar kurban edildi.Bizler vatanın sonsuza dek yaşaması için buradayız.Adımızı soracak olursanız Çin Sarayı’nda Kürşat,kapana kısılmış Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa ve niceleri…Yiğitler baş verir vatanı yaşatmak için.Hürriyet için ölmek en büyük şerefimizdir.’’

   Elif defteri okudukça gözyaşları oluk oluk akıyordu.Her satırında Yüzbaşı Kemal ve askerlerinin nasıl büyük bir fedakârlık yaptığını daha iyi anlıyordu.Yüzbaşı Kemal ve silah arkadaşları o gün düşmanı etkisiz hale getirmiş ancak kendileri de şehit düşmüşlerdi.Tünelin sonunda cesetlerin gömülü olduğu küçük bir alan bulmuşlardı.Yüzbaşı Kemal’in de burada  elinde silahla oturur vaziyette yükselerek arşa değmişti başı.

110. Yıl Töreni:

   Elif,bu keşfi ve kahramanlık hikâyesini kamuoyuyla paylaşmaya karar verdi.Çanakkale'nin 110. yıl dönümünde Yüzbaşı Kemal ve silah arkadaşlarının hikâyesi yapılan anma töreninde herkesin önünde anlatıldı.Defterden alınan bir bölüm törende okundu: ‘’Hür yaşamak isteyen bir milletin evlatları olarak burada vatan için can verdik. Bugünümüz sizlerin yarını içindir,bu toprağın kıymetini bilin.’’

   Tören sırasında yaşlı bir adam Elif'in yanına yaklaştı. Gözleri dolu doluydu: ‘’Yüzbaşı Kemal benim dedemdi. Titreyen bir sesle ailemiz onun şehit düştüğünü biliyordu ama nasıl olduğunu öğrenmek 110 yıl sürdü.’’dedi.

   O an tüm kalabalık uzun süren bir sessizlik içinde kalmıştı.Bu hikâye yalnızca geçmişin değil geleceğin de bir armağanıydı.

Gelibolu Fısıltılar:

   O günden sonra Yüzbaşı Kemal ve isimsiz kahramanlarının anısına yeni bir anıt dikildi. Gelibolu artık onların hikâyesini de taşıyordu. Elif, bu keşifle yalnızca tarihi bir gerçeği ortaya çıkarmakla kalmamıştı.Bir millete gururu yeniden yaşatmıştı.

   Ve Çanakkale'nin 110. yılında sessiz tanık olan o tünel,korkusuz kahramanlarının isimlerini haykırıyordu.Bağrımda kahramanlar yatıyor dercesine.

 

                                                                                                                                             Fidan ERDAŞ

                                                                                                                                Sınıf: 8-A

                                                                                                                                Num.: 36